|
|
Sistemik ( Genel : Tüm Vücudu etkileyen ) İlaçlar : Diğer tıp dallarında kullanılan ilaçların içinde gözü en çok ilgilendirenler : - Antibiyotikler: Göze patojen ( zarar veren ) bakteriler genelde genito-üriner ( üreme ve idrar yolları ) sistemine patojen bakterilerin benzerleridir. Bu nedenle seçilecek antibiyotik gram (-) mikroplara etkililerden olmalıdır. Penisilin ve türevleri göz çevresindeki yumuşak doku iltihaplarına etkili olmalarına karşın, moleküllerinin büyük olmalarından dolayı göziçine giremezler, bu sebeple de genellikle göziçi iltihaplarında fayda sağlamazlar.......... - Psikiatri tedavisinde kullanılan ilaçlar : Genelde Göziçi Basıncını yükselttikleri için mutlaka Göz Doktoru kontrolunda kullanılmalıdırlar !!!! - Mannitol gibi göz içi basıncını düşüren osmotik ajanlar - Diazomid gibi Göziçi basıncını düşüren diüretikler ( idrar söktürücüler ) <> - Steroidler ( Kortizon ve Türevleri ) : Yerel ilaçlarda bahsedilecektir............ Yerel İlaçlar ( Göz Pomadı ve Damlaları ) Sistemik yoldan verilenlerin aksine lokal uygulanan ilaçların göze etkisi çok fazladır, buna karşın ilacın gözyaşı ile dilüe olması ( sulanması ), dışa ve nazolakrimal kanaldan buruna akması etkilerini azaltır. Bu ilaçları 5 gruba ayırabiliriz : - Göz bebeğini büyütücü ( midriyatik )damlalar : Atropin, Fenilefrin vs... Bunlar geçici yakın görme bozukluğu yaparlar............. - Göz bebeğini küçültücü ( miyotik ) damlalar : Pilokarpin vs....... Bunlar geçici miyopi oluştururlar !!! - Antibiyotikli damla ve pomadlar. - Kortizonlu damla ve pomadlar : Glokoma ( göz tansiyonu = karasu ), katarakta, herpetik ve fungal keratite neden olduklarından kesinlikle doktorlarından habersiz kullanılmamalıdır !!! - Lokal uyuşturucular : Pantokain vs.. gibi ilaçlar kornea epitelinin dökmesine neden oldukları ve oluşabilecek iltihabın anlaşılmasını gizledikleri için doktordan habersiz kullanılmamalıdır !!! Göze Damla damlatılması ve Pomad sürülmesi : Göze damla damlatmak için hasta yukarı baktırılırken alt kapak hafifçe aşağı doğru çekilir ve 1 tek damla alt kapak içine doğru damlatılır, hastaya aşağı bakması ve 2 dakika gözünü kapalı tutması söylenir. Eğer birkaç damla arka arkaya damlatılacak ise mutlaka aralarına 5 dakika fark olmalıdır; çünkü ya 2. damla dışarı gider veya 1. damlanın dışarı akmasına neden olarak etkisini çok azaltır............
Göze pomad sürmek için ise
yine hasta yukarı baktırılır, çekilen alt kapağın içine içten dışa veya dıştan
içe doğru tüpün ucu göz kapağına değmeyecek şekilde ve şerit halinde merhem
sürülür........
Cocuklarda gozbebeginde
beyazlık oldugunda, gozun renkli kısmında renk degisikligi gelistiginde ve
sebepsiz yere gormenin azaldigi durumlarda goz tumorleri yonunden inceleme
yapılmalıdır. Goz kapaklarında buyume gosteren kitlelerden gerekirse biyopsi
alınmalıdır. Goz tumorlerinin tipine, yerlesim yerine ve hastanın yasına gore,
lazer tedavisi, kriyoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedavi gerekebilir. Göz Yaşı Yolları Tıkanıklıkları
ı ayrı çalışmaktadır
: Gözde Akıntı
Konjonktivit Göz kapağı
iltihabı Kornea ülseri veya enfeksiyonu Lens sorunu Yabancı cisim Dumanlı sis
veya havadaki bir uyarıcı Göze Yabancı Cisim Kaçması
Gözünüze batmamış, yüzeyde ya da göz kapağının altında bulunan cisimleri çıkarmak için: Ellerinizi yıkayın; göz kapağınızın altını hafifçe aşağıya çekin. Cisim buradaysa, ıslatılmış pamukla veya bez kenarıyla dokunarak çıkarın. Cisim görünmüyorsa, üst göz kapağınızın kirpiklerini tutup dışarı ve üst göz kapağı alt göz kapağına değinceye kadar aşağıya çekin. Göz yaşınız cismi temizleyinceye kadar bekleyin. Cisim hala yerinde duruyorsa, gözünüzü temizleyici sıvıyla temizleyin ya da akar suda açmak suretiyle yıkayın. Cisim çıkartıldıktan sonraki ağrıyı azaltmak ya da rahatsızlığı gidermek için sağlık uzmanına ya da doktora danışın.
Diyabetik Retina Hastalığı Diabet vücutta glükoz metobolizmasının bozulması sonucu ortaya çıkan bir hastalık tablosudur. Glükozu vücut tarafından kullanılabilir hale getirmeye yerayan insulin hormonu, pankreasta bulunan beta hücrelerinin tahribatı sonucunda daha az salgılanmaya başlar. İnsülinin hücrelerce kullanımı bozulduğundan kanda dolaşan glükoz hücrelerce kullanılamaz duruma gelir. Hücreler glükoz emilimini yapamaz ve kanda glükoz seviyesi yükselir.Bunu sonucunda; vücut damarlarında bozukluklar başlar. Başta göz, böbrekler, kalp ve damar sistemi olmak üzere organda hasarlar gelişebilir. Iki tip diabet vardır: İnsüline bağımlı (Tip 1), ve insüline bağımlı olmayan (tip 2). Her iki tip diabette de hasar, kan glükoz seviyelerinin kontrolüne ve diabetin süresine bağlıdır. DİABETTE GÖZ Diabette gözde katarakt, glokom ve en önemlisi diabetik retina hastalığına sebep olarak görme azalmasına yol açabilir. Diabetlerde görme kaybı gelişme ihtimali normalden 25 kez daha fazladır. 20-65 yaş arasındaki görme kaybının en sık sebeplerinden biri olarak ortaya çıkar. Diabetik hastalarda göz hasarı gelişme ihtimali 10 yıllık diabetiklerde %20, 30 yıllık diabetiklerde %80 civarındadır. Fakat hastalığın teşhis ve tedavisindeki gelişmeler sayesinde , zamanında yapılan girişimlerle görmeyi ciddi şekilde etkileyen hasarlara günümüzde daha düşük oranlarda rastlanmaktadır. DİABETİK RETİNA HASTALIĞI Gözün içindeki retina denilen sinir tabakasının damarlarını tutan bir bozukluktur. Damarlarda tıkanmalar ve sızıntılar oluşarak retina tabakasının beslenmesi ve yapısı bozulmaya başlar. Üç aşamada sınıflandırılır : Başlangıç dönemi Proliferasyon (yeni damar oluşumları) İleri diabetik göz hastalığı BAŞLANGIÇ DÖNEMİ Yapısı bozulmaya başlayan retina damarlarının bir kısmı yer yer daralmalar gösterirken, bir kısmı da genişleyip baloncuklar (mikroanevrizma) oluştururlar. Bu bozulmuş damarlardan kan ve sıvı sızmaya başlar. Böylece retinada ödem ve eksuda denilen birikintiler oluşur. Bu dönemde görme genellikle etkilenmemiştir, fakat görmeyi engelleyecek olayların öncüsü olarak kabul edilir. Bazı durumlarda sızıntılar makülada (gözün detay görme merkezi) toplanarak özellikle yakın görmeyi bozabilir. bu durum maküla ödemi olarak adlandırılır. 15 yıllık diabetiklerin %80'inde başlangıç dönem hastalarına rastlanır. PROLİFERASYON DÖNEMİ İyice daralıp tıkanan damarların besleyemediği sahalar oksijen ve kansız kaldığı için bozulmaya başlar. Bu sahalarda yelpaze şeklinde yani damar oluşumları (neovaskülarizasyon) ve fibrotik zar oluşumları (fibröz proliferasyon) ortaya çıkar. Yani damarların kenarları çok incedir, kolay kanayabilirler. Fibrotik zar ise maküla üstünü örterek veya çekintiler yaparak görmeyi bozablir. Görme kanamalarının ve çekintilerin makülayı etkilediği oranda azalır. Diabetiklerin %20'sinde proliferasyon dönemi belirtileri izlenir. İLERİ DİABETİK GÖZ HASTALIĞI Gözün içini dolduran vitreus denilen yapının hareketleri veya büzülmesi, yeni damar ve fibrotik zar oluşumlarını çekmeye başlar. Zaten ince olan damarlar kanama yapar ve göz içini doldurur (Vitre içi kanama). Çekilen fibrotik zarlar da retina dokusunun yırtılmasına ve hasarına neden olurlar (traksiyonlu retina dekolmanı). Ayrıca yeni damarlar göz sıvısının dışarı aktığı yolları etkileyerek göz tansiyonunu yükseltebilirler (Neovasküler glokom) BELİRTİLER VE TEŞHİS Diabetik retina hastalığında şikayetler makülanın etkilenmesi, yani görmenin azalmasıyla başlar. Bazen çok ilerlemiş diabetik göz hastalığı yıllarca belirti vermeyebilir. Hamilelik, yüksek tansiyon ve ağır enfeksiyonların diabetik retina hastalığını arttırdığı kabul edilmektedir. Diabetik retina hastalığından en iyi korunma yolu düzenli göz muayenelerinden geçmektedir. Dizbatik retina hastalığı göz doktoru tarafından basit yöntemlerle tesbit edilebilir. Her diabetinin en az yılda 1 kez göz muayenesinden geçmesi önerilir. Diabetik retina hastalığı bulguları tasbit edilen hastalarda gözdibi anjiosu yapılarak retinada damar düzeyindeki hasarlar görüntülenir. GÖZDİBİ ANJİOSU (FFA) Fundus Flourescin Anjiografisi (FFA) denilen gözdibi anjiosu da son derece kolay bir muayene yöntemidir. Göz bebekleri damlalarla genişletilir. Kol damarlarından floresan bir boya maddesi verilerek boyanın göziçi damarlarında dolaşımı gözlenir ve fotoğrafları çekilir. Böylelikle damarlardan sızıntılar, kanamalar, birikintiler, beslenmeyen sahalar, yeni damarlar, zar oluşumları ce diğer hasarlar tesbit edilir. Bu sayede tedavi edilecek sahalar belirlenmiş olur. Göz dibi anjiosunun diabetik retina hastalığı başlamamışlarda kontrol amacıyla yılda bir kez, retina hastalığı belirtileri başlamış olanlarda, 6 ayda bir yapılması tavsiye edilmektedir. LASER FOTOKOGÜLASYON Göz içinde kullanılan laserlerde, kuvvetli bir elektrik akımı, argo ya da kripton gazlarından geçer ve enerji oluşur. Laser bu enerjiyi dar ve düzgün bir ışık demeti şeklinde yönlendirir. Bu demet göz içine mikroskop ve mercekler ile odaklanır ve sonuçta bu enerji, diabetik göz hastalığında retina tabakasındaki bozuklukları ve hastalıkları düzeltmek amacıyla kullanılır. Laser tedavisi ağrısız bir işlemdir: Göz bebekleri damlalarla genişletilir. Göze bir muayene merceği takılır. Laser yapılırken, hastanın tek hissettiği mavi-yeşil renkte flaşlardır (ışık parlamaları). Diabette retinaya laser 2 şekilde uygulanır. Sadece lokal bir hasar veya ödem varsa, yalnız o bölgeye laser uygulaması yapılır. Diabetik hasar sadece bir sahaysa sınırşı değilse, maküla bölgesi hariç tüm retinaya birkaç seans boyunca laser uygulanır. Bu işlem panretinal laser fotokoagülasyon olarak adlandırırlır ve proliferasyon safhasındaki diabetik retina hastalıklarında uygulanır. UNUTMAYIN ! TEDAVİ Başlangıç dönemi safhasında görmeyi etkileyen ödem yoksa, tedavi yapılmaz. Hasta 6 aylık aralarla muayene edilir.
Görmeyi etkileyen makula
ödemi gelişmişse veya proliferasyon safhasında sızdıran damarlar, beslenemeyen
sahalar ve yeni damar oluşumları varlığında, retina dokusuna laser uygulanır.
Göz içine kanamalar, fibrotik zarların yarattığı çekintiler ve dekolman gibi
ileri diabetik göz hastalığı safhasında, vitrektomi denilen çok hassas bir göz
içi ameliyatı yapılması gereklidir. Arpacık
Tanım
Tanım
Oftalmik Herpes Zoster
Orbita Sellüliti
Retina Dekolmanı Retina dekolmanı, her yıl 10.000 de 1 kişide gözlenen, görmeyi ciddi şekilde tehdit eden bir göz problemidir. Orta yaş ve üzerinde daha sık olmak üzere her yaşta ortaya çıkabilir. Acil olarak tedavi edilmezse, kısmı veya tam görme kaybına neden olabilir. Retina, göz içi duvarını tümüyle kaplayan ince, saydam bir dokudur. Görmeyle ilgili hücre ve sinir liflerini içerir. Göz küresinin iç boşluğunu ve vitreus denilen yumurta akı kıvamında bir yapı doldurur. Vitreus retinaya normalde çepeçevre yapışıktır. Kornea, lens ve vitreustan geçen görüntü, görme siniri yoluyla beyine gönderilir. Retina sinir tabakası, altındaki pigment tabakasına yapışıktır. SEBEP VE BELİRTİLER Retina dekolmanı, retina sinir tabakasının altındaki pigment epiteli tabakasından ayrılmasıdır. Çoğunlukla retinada oluşan yırtık veya delikler yüzünden, bu iki tabakanın arasına sıvı sızmasıyla gelişir. Ensık, gözün uzamasına bağlı olan yüksek miyopilerde gözlenir. Retina tabakası gözün ön-arka çapı arttıkça gerilir ve üzerindeki gerilme alanı incelmeya ve bozulmaya başlar. Bazı ailesel veya dejeneratif hastalıklarda ve bazı enfeksiyonlarda da retina çevresinde yer yer incelme ve bozulmalar oluşabilir. Bu arada aynı sebeplerle vitreus dokusu da bozulmaya başlar, jel kıvamı değişir ve yavaş yavaş retinadan ayrılır. Bu ayrılmaya vitreus dekolmanı denir. Vitreus dekolmanı retinası sağlam olan kişilerde çoğunlukla problemsiz olarak sonuçlanır. Bu arada büzülen ve yer yer opaklaşan vitreus dokusu gözün içinde görme aksından geçtikçe, kişi tarafından gözün uçuşan 'sinek' veya 'bir sis perdesi' olarak algılanır. Gökyüzüne, açık renkli bir duvara veya kağıda bakarken ya da su altında yüzerken daha detaylı olarak görülen bu durum, görmeyi azaltmaz. Retina çevresinde yırtık yoksa tehlikeli değildir ve önlem almak gerekmez. Retina çevresindeki incelmiş, bozulmuş sahaların varlığında, büzülen vitreus retinadan ayrılırken, retinada çekintiler oluşur. Bu çekintiler nadiren sağlıklı retinaya sahip kişilerde de gelişebilir. Retinada çekintiler hasta tarafından 'ışık çakmaları, flash patlamaları gibi algılanır. bu ışık çakmaları bazen kısa süreli olabilir, bazende günlerce sürebilir. Bazı hastalarda ise hiç hissedilmeyebilir. Vitreusun büzülmesi sonucu retina tabakasında oluşan bu çekintiler, incelmiş ve yapısı bozulmuş olan retina çeperindeki sahalarda yırtılmalara ve delinmelere sebep olabilir. Yırtılan retina tabakasından bir damar geçiyorsa, bazen bu damar da koparak göz içinde bir miktar kanamaya sebep olabilir. Bu durum hasta tarafından 'kurum yağıyormuş' gibi algılanır. Retinada yırtık veya delik oluşmuşsa, vitreus içindeki sıvı bu yırtıkların içinden geçerek, retina sinir tabakasını altında yapışmış olduğu pigment tabakasından ayırır. Bu durum retina dekolmanı olarak adlandırılır. Dekole olan (altındaki dokudan ayrılan) retina bölgesinin görme fonksiyonu kalmaz ve hasta tarafından o bölgenin tam aksinde 'bulanuklık, kara leke veya perde hissi' şeklinde görüntü kaybı hissedilir. Retina dekolmanı bazen bir bölgede sınırlı kalabilir, ama çoğunlukla ilerleyicidir. Makula (gözün görme merkezi) dekole olunca merkezi görme kaybolur. uzun süreli dekolmanlarda göz içi dengeler bozulur ve göz küresi küçülmeye başlar. Göze gelen künt veya delici darbeler, ani dekolman sebebi olabilirler. Diabet ve bazı dejeneratif hastalıklarda vitreusta retinayı çeken bantlar oluşarak traksiyona (çekinti) bağlı dekolmanlar gelişebilir. Bunların yanında dekolman bazı enfeksiyon, tümörlerde ve özellikle hamilelikte ortya çıkan tansiyon krizlerinde, gözde hiç yırtık olmadan da gelişebilir. Bu durumlarda tedavi sebebe yöneliktir. TEŞHİS Retina çevresindeki ince bozulmuş olan sahaları, buralardaki delik, yırtıkları ve dekole bölgeleri tesbit etmek için göz bebekleri damlalar ile genişletir. Göz hekimi çeşitli mercekler kullanarak muayene mikroskobuyla gözün içini çepeçevre inceler. Bunun sonucunda göz içindeki yırtık veya dekolmanı tesbit edilmiş olur. Gerekirse göz ultrasonografisi yapılır. TEDAVİ Yırtık veya delikler, retinada dekolman gelişmemişse argon laserle tedavi edilirler. İleride yırtık oluşturabilecek bazı ince ve yapısı bozulmuş sahalar laser ile kontrol altına alınabilir. Argon laserle yırtık ve dejenere saha tamiri ağrısız bir işlemdir. Bir damla ile göz uyuşturulur. Daha sonra mercekler yardımıyla hasta oturur durumdayken, muayene mikroskobuyla yırtık, delik ve dejenere sahaların etrafı 2-3 sıra laser ile çepeçevre kapatılır. Argon laser uygulandığı bölgede bir yanık oluşturarak, retina sinir tabakasını altındaki pigment tabakasına yapıştırır ve böylece içinden sıvı sızması önlenir. Lser tedavisi o an problemli olan bölge için yapılmış olur. Günün birinde aynı gözün başka bir bölgesinde de yırtıklar oluşursa yine göz içi dekolman tehlikesiyle karşılaşabilir.Bu yüzden retinasında problem çıkmış hastalar sık sık dibi muayenesinden geçirilirler. retina dekolmanı gelişen hastalarda tek tedavi cerrahidir. Cerrahi tipleri çeşitlilik gösterebilirsi de, yırtıkların kapatılması ve çekintilerin azaltılması prensibine dayanır. Dekolmanlı gözlerde cerrahi genel aneztezi altında yapılır. Önce yırtıklar dondurularak kapatılır, çekintileri azaltmak için gözün durumuna göre, yırtık bölgesine veya gözün etrafına çepeçevre slikon bant konarak yırtık bölgesinde çökertme oluşturulur. Dekolman bölgesindeki sıvı dışarı alınarak dekolmanın yatışması hızlandırılır. Bu durumlarda, gözün içine genleşen gaz konulur ve dekolman yatıştıktan sonra yırtık çevresi lserle kapatılabilir. Dev yırtıklı dekolmanlarda ve vitrenin yapı değiştirip retinayı bantlarla çektiği durumlarda, (diabet, travma, enfeksiyon, vb.) vitrektomi denilen özel bir ameliyat tekniğiyle tüm vitreus göz içinden temizlenerek retinanın çekilmesi veya gerilmesi önlenir. Dekolmanın tam düzelmediği hastalarda ikinci, üçüncü müdahaleler gerekebilir. TAKİP Ameliyatın başarısı ; dekolman süresi, sahanın genişliği, yeri, yırtıkların sayısı ve durumuyla ilişkilidir. Kurak olarak, gözün görme merkezi denilen maküla ameliyat öncesinde dekole olmamışsa, yani görme kaybı olmamışsa ameliyatın başarı şansı yüksektir. Makülanın uzun süreli dekole olduğu, santral görmenin kaybolduğu olgularda ise ameliyatın sağladığı başarı görmeyi arzu edilen seviyelere çıkaramayabilir. Dekole olmuş retinanın hücre seviyesinde iyileşmesi uzun sürebildiği için, görme rehabilitasyonu zaman alabilir. UNUTMAYIN ! UYARILAR ve ÖNLEMLER Bir gözde yırtık ya da dekolman yapan nedenler, diğer gözde de büyük bir olasılıkla oluşabilir. Ailede dekolman varsa, aile bireyleri mutlaka kontrol altında tutulmalıdır. Miyopisi olan kişiler hiç yakınmaları yoksa bile 2 yılda bir göz dibi muayenesinden geçirilmelidirler. Göze direkt gelen darbelerden sonra ihmal edilmeden göz dibi muayenesi yapılmalıdır. Gözde ışık çakması, en kısa zamanda bir göz ve göz dibi muayenesini gerektiren acil bir durumdur. daha önce retinasında yırtık oluşmuş ya da yırtık riski taşıyan hastalar ve yüksek miyopisi olanlar sert hareketlerden, sıçrayıp atlamalardan ve ağır yük taşımaktan sakınmalıdırlar.Dekolman ameliyatı ne kadar çabuk yapılırsa, başarı şansının o kadar yüksek olacağı unutulmamalıdır.
Retina ve Vitreus Hastalıkları
Retina gormemizi saglayan
ısıga duyarlı hucreleri (kon ve rodlar) ile sinir liflerini iceren bir tabakadir.
Retina hastalıkları gormede ciddi ve kalıcı bozukluklar yapabilir. En fazla
gorulen retina hastalıkları: Tedavi Yontemleri: Bozuklugun tipine gore, tıbbi tedavi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavi seklindedir.
Erken teshis tedavinin ilk basamagıdır,bu nedenle göz Check-Up'ında standart göz muayenesine ek olarak yapılması gereken muayeneler; Ekzoftalmometre ile kontrol, Derinlik hissi muayenesi, Renk gorme muayenesi, Korneal topografi, Konfrontasyon testi, Göz ultrasonografisi, Biometri, Pakimetri, Göz yası testi: Schiermer testi ve Florescein kırılma testi, Kontrast duyarlılık testi.
|
Bu web sitesi ile ilgili soru veya görüşlerinizi
emekoptik@msn.comadresine gönderin.
|